KENDİNİ SEVMEK
Hepimizin iyi yada kötü yaraları vardır.
Hepimizin sanırım en çok merak ettiği şeylerden birisi de zaman bazı şeylerin , ilacımı yoksa sadece
kabullendiğimiz ve artık aştığımız dönemden mi ibaret ?
Sıkıştığımız da neden ilk biraz zamana ihtiyacımız var deyip kaçıyoruz ?
Gerçekten benden ve sizden bu kadar mı ?
Belki de zaman dediğimiz şey ilaç değil de ya katilse ?
Bazı şeyleri iyileştirmek yerine katlediyorsa ?
Bir arkadaşım bana demişti ki hayatın da bazı kararlar verirken hızlı düşün ama yavaş haraket et demişti.
Belki de kendince ,hayatın da olabilecek kaosları , o bu şekilde engel olabiliyordu.
Bir şarkı da duymuştum , hayat kavgasın da kaybetmişiz ama belki aşk da kazanırız ?
En çok yara her kim almış ise , hayat onu daha da çok acımasızlaştırır ve yorarmış.
Hani ben hep diyorum ya mutlu bir hayat yok belki ama mutlu dakikalar var
yaşanmayı bekleyen çoğalması gereken ,
Size burada sayfalarca mutluluğun sırrını anlatan birinin , köşesine geçip de sanki hiç mutsuz
değilmiş , gibisine davranması ve bunu size yansıtmamın büyük bir haksızlık olduğunu fark ettim.
Hepimiz mutsuzuz , hayattan sürekli bizi bizleri mutlu etmesini istemek de bencillik olurdu.
Bazen bazı mutsuzlukları yaşamalıyız ki , hayatımızda ki mutlu anların değerini bilelim.
Belki de gelen o mutsuzluklar daha iyisi daha iyileri içindir.
Her zaman bir kapı yada bir kaçış vardır , yeter ki siz bulmak isteyin.
Belki bugün değil , yada yarın değil ama elbet bir gün çıkmaz sokakların aydınlandığı
çiçekli bahçeli yollar yakın.
Nedir bu ruhun kendisini serbest bırakması ve nefes alması dediğinizi duyar gibiyim.
Birini affetmek bazen çok zordur , yada birilerini.
Farkında olmadan ,bize acı da veren bizi iyileştiren anılarımızı da ruhumuzun en iç bölgesinde saklarız.
Korkularımız , kaygılarımız hatta üzüntülerimiz.
Sadece kalbimiz değil , daha iyi nefes alabilmek için ruhumuzu da iyileştirmemiz gerekebilir.
Size zarar veren insanları affedin , affedin ki omuzlarınızdan yük kalksın ,ama sadece affetmek için değil .
Kendinizi özgür bırakabilmek için.
Kendinizi hapis ettiğiniz kaygılarınız ve korkularınızla kendi kafesinizdeyken nasıl özgürüm diyebilirsiniz ki ?
Evden dışarı çıkmak , gezmek yada istediğinizi yapmak sizi fiziken gerçek dünyada , özgür kılarken peki ya ruhunuz ?
İçiniz de bedeniniz kadar özgür mü ?
İnsan hayatında ne kadar zorluklar yaşayabilirse yaşasın önce kendisini sonrada etrafındakileri affetmeyi bilmeli.
Korkularıyla yüzleşip , aslında sadece kendinden başka hiç bir şeyin gerçek olmadığını , hayatta herkesin gidecek olduğunu öğrenmeli ve sonra işte ozaman hayatla savaşa bilmeyi öğrendiğiniz zaman , hayata karşı bakış açınızın değiştiğine siz bile inanamayacaksınız.
İşe evinize sevdiğiniz kokuları ve tütsüleri almakla başlayabilirsiniz.
Ruhunuzu dinlendirdiğini inandığınız ve sizi rahatlatan şarkılar açıp , kafanızda bir çok yarattığınız soruların cevabını bulmaya çalışın.
Kendinize bol bol sorular sorun , kendinizi keşfetmeye çalışın , aşkla hatta işle her ne yaparsanız yapın , her zaman aklınız da şuan ki , halinizden her zaman en iyisinin olduğunu düşünün ve kendinize güvenin.
Gülümsemeniz hazineniz kalbiniz mücevheriniz olsun.
Unutmayın kötü aşklar , kötü başlangıçlar , hatta hep olumsuzluklar sizin hayatınıza yağmıyor.
Her an hatta bazı zamanlarda , hepimizin hayatına olumsuzluklar ve şanssızlıklar herkesin hayatına
ufaktan merhaba bir arkadaşa bakıp çıkacaktım , deyip hayatımızı alabora edebiliyor.
Bu yüzden ilk önceliğimiz bu psikolojiden kurtulmak olmalı.
Zor günleri atlatmadınız mı ?
Daha zorunu da görmediniz mi ?
Yada daha ne olabilir ki deyip en kötülerini de yaşamadınız mı ?
Eminim ki yaşamışsınızdır...
Ayağa kalkma vakti geldi de geçiyor diyelim , merak etmeyin size acı veren şeyler sizi öldürmüyor.
Bu yüzden kendine , kendinize yapabileceğiniz en güzel şey , kendinize değer verip ve bir sabah güneşi selamlamayı öğrendiğiniz de.
Ve aynaya baktığınız da yeni bir yüzle yeni bir nefesle kendinizi sevmeyi öğreneceksiniz demektir.
Unutmayın kendini sevmeyen asla bir başkasını hatta kimseyi sevemez.
Kendinizi sevin , hayatınız da size acı veren ve size zarar veren insanları affedip kendinizi özgür bırakın.
Yalnız kalmaktan korkmayın , yarımları tamamlamaktan vaz geçin , aklınızı alt üst eden
işinizden vazgeçmekten korkmayın.
Ölüm harici dışında insan çekmek istediği acıyı ancak kişi kendisi çekmek isterse çekermiş.
Acı çekme isteğinizden kurtulun.
Yada birini severken , onu hem sevgisiyle hem de acısıyla sevmeyi öğrenin.
Çünkü aşık olmak demek acı çekmek demektir.
Sevgiyle kalın.....
Hepimizin sanırım en çok merak ettiği şeylerden birisi de zaman bazı şeylerin , ilacımı yoksa sadece
kabullendiğimiz ve artık aştığımız dönemden mi ibaret ?
Sıkıştığımız da neden ilk biraz zamana ihtiyacımız var deyip kaçıyoruz ?
Gerçekten benden ve sizden bu kadar mı ?
Belki de zaman dediğimiz şey ilaç değil de ya katilse ?
Bazı şeyleri iyileştirmek yerine katlediyorsa ?
Bir arkadaşım bana demişti ki hayatın da bazı kararlar verirken hızlı düşün ama yavaş haraket et demişti.
Belki de kendince ,hayatın da olabilecek kaosları , o bu şekilde engel olabiliyordu.
Bir şarkı da duymuştum , hayat kavgasın da kaybetmişiz ama belki aşk da kazanırız ?
En çok yara her kim almış ise , hayat onu daha da çok acımasızlaştırır ve yorarmış.
Hani ben hep diyorum ya mutlu bir hayat yok belki ama mutlu dakikalar var
yaşanmayı bekleyen çoğalması gereken ,
Size burada sayfalarca mutluluğun sırrını anlatan birinin , köşesine geçip de sanki hiç mutsuz
değilmiş , gibisine davranması ve bunu size yansıtmamın büyük bir haksızlık olduğunu fark ettim.
Hepimiz mutsuzuz , hayattan sürekli bizi bizleri mutlu etmesini istemek de bencillik olurdu.
Bazen bazı mutsuzlukları yaşamalıyız ki , hayatımızda ki mutlu anların değerini bilelim.
Belki de gelen o mutsuzluklar daha iyisi daha iyileri içindir.
Her zaman bir kapı yada bir kaçış vardır , yeter ki siz bulmak isteyin.
Belki bugün değil , yada yarın değil ama elbet bir gün çıkmaz sokakların aydınlandığı
çiçekli bahçeli yollar yakın.
Nedir bu ruhun kendisini serbest bırakması ve nefes alması dediğinizi duyar gibiyim.
Birini affetmek bazen çok zordur , yada birilerini.
Farkında olmadan ,bize acı da veren bizi iyileştiren anılarımızı da ruhumuzun en iç bölgesinde saklarız.
Korkularımız , kaygılarımız hatta üzüntülerimiz.
Sadece kalbimiz değil , daha iyi nefes alabilmek için ruhumuzu da iyileştirmemiz gerekebilir.
Size zarar veren insanları affedin , affedin ki omuzlarınızdan yük kalksın ,ama sadece affetmek için değil .
Kendinizi özgür bırakabilmek için.
Kendinizi hapis ettiğiniz kaygılarınız ve korkularınızla kendi kafesinizdeyken nasıl özgürüm diyebilirsiniz ki ?
Evden dışarı çıkmak , gezmek yada istediğinizi yapmak sizi fiziken gerçek dünyada , özgür kılarken peki ya ruhunuz ?
İçiniz de bedeniniz kadar özgür mü ?
İnsan hayatında ne kadar zorluklar yaşayabilirse yaşasın önce kendisini sonrada etrafındakileri affetmeyi bilmeli.
Korkularıyla yüzleşip , aslında sadece kendinden başka hiç bir şeyin gerçek olmadığını , hayatta herkesin gidecek olduğunu öğrenmeli ve sonra işte ozaman hayatla savaşa bilmeyi öğrendiğiniz zaman , hayata karşı bakış açınızın değiştiğine siz bile inanamayacaksınız.
İşe evinize sevdiğiniz kokuları ve tütsüleri almakla başlayabilirsiniz.
Ruhunuzu dinlendirdiğini inandığınız ve sizi rahatlatan şarkılar açıp , kafanızda bir çok yarattığınız soruların cevabını bulmaya çalışın.
Kendinize bol bol sorular sorun , kendinizi keşfetmeye çalışın , aşkla hatta işle her ne yaparsanız yapın , her zaman aklınız da şuan ki , halinizden her zaman en iyisinin olduğunu düşünün ve kendinize güvenin.
Gülümsemeniz hazineniz kalbiniz mücevheriniz olsun.
Unutmayın kötü aşklar , kötü başlangıçlar , hatta hep olumsuzluklar sizin hayatınıza yağmıyor.
Her an hatta bazı zamanlarda , hepimizin hayatına olumsuzluklar ve şanssızlıklar herkesin hayatına
ufaktan merhaba bir arkadaşa bakıp çıkacaktım , deyip hayatımızı alabora edebiliyor.
Bu yüzden ilk önceliğimiz bu psikolojiden kurtulmak olmalı.
Zor günleri atlatmadınız mı ?
Daha zorunu da görmediniz mi ?
Yada daha ne olabilir ki deyip en kötülerini de yaşamadınız mı ?
Eminim ki yaşamışsınızdır...
Ayağa kalkma vakti geldi de geçiyor diyelim , merak etmeyin size acı veren şeyler sizi öldürmüyor.
Bu yüzden kendine , kendinize yapabileceğiniz en güzel şey , kendinize değer verip ve bir sabah güneşi selamlamayı öğrendiğiniz de.
Ve aynaya baktığınız da yeni bir yüzle yeni bir nefesle kendinizi sevmeyi öğreneceksiniz demektir.
Unutmayın kendini sevmeyen asla bir başkasını hatta kimseyi sevemez.
Kendinizi sevin , hayatınız da size acı veren ve size zarar veren insanları affedip kendinizi özgür bırakın.
Yalnız kalmaktan korkmayın , yarımları tamamlamaktan vaz geçin , aklınızı alt üst eden
işinizden vazgeçmekten korkmayın.
Ölüm harici dışında insan çekmek istediği acıyı ancak kişi kendisi çekmek isterse çekermiş.
Acı çekme isteğinizden kurtulun.
Yada birini severken , onu hem sevgisiyle hem de acısıyla sevmeyi öğrenin.
Çünkü aşık olmak demek acı çekmek demektir.
Sevgiyle kalın.....
Yorumlar
Yorum Gönder