EKSİK OLAN NE ?

 Merhabalar aşna ve vişnelerim .. 

Yine uzunca bir aradan sonra bir hello ile giriş yapıyorum..

Nasılsınız ?

 Umarım iyisinizdir...

Bugün aslında biraz  Gizem’in kaleminden alıntılar biraz anılar biraz da tecrübeler  ile devam edelim istedim...

Dilerim ki okuduğunuz da  düşündüğünüzde  hepiniz her biriniz  içinizden birer parça bulmanız dileğimle. 

Ya hani yüreğiniz de en içlerinde  bir tabanca vardır ya içime öküz oturdu deriz bazen  , yüreğimizin sıkıldığı uzun uzun düşüncelere sürekli  daldığım vakitlerdeyim. 
İnanın nasıl yazılır nasıl tarif edilir bilemiyorum  ama , hiç hayatınızda yeni bir şeye başlamak için bu kadar hevesli ve heyecanlıyken ama bir  o kadar da isteksiz olduğunuz bir ana rastladınız mı ? 

 Hayatım da bir şeyler eksik dediğiniz bir anınız oldu mu ? 

Hayatınızda her şey normal ve harika giderken içinizin buruk olduğu o minik bir an o bir dakikalık boşluk hissini hiç yaşadınız mı ? 
Huzurlusunuz belki ama kor tuzaklarda savaşta mısınız ?
Doymuşluk hissi mi bu ? 
Yoksa bazı duygulardan  güzel hislerden mahrum mu bırakıldık diye de düşünüyorum bazen , yoksa gerçekten yeni şeylere başlamak ve ümitlenmek için çok mu kırıldık ondan mı  cesaret edemiyoruz? 

Gelir gelmez şimdi bende amma  çok soru sordum dimi ? 
Aslında en önemlisi de bu , bunca sorunun cevabını insanın kendisine verememesi, yada yüzleşememesi belki inkar etmek bile olabilir mi ? 
Her cümlenin tahmini hatta cevabı  bile  yeni  ama bir o kadar yeniden  bir soruya yol açıyor. 
Benim buna bir tanımım var aslında. 
İşte ben bu noktada insanın kendisine kendisiyle olan savaşı diyorum. 
Büyük dalgaların çarpıştığı  köpürdüğü geçmişte kalan acıların açılması daha büyük ve daha karmaşık soruların gelmesi. 
En kötüsü de insanın yani kendinizi sorgulamanız olsa gerek. 
Ben hep insan kendisiyle bir kez savaşır diye düşünmüştüm meğer aslında yanılmışım..  
Oysa ki yanılmışım , insan aslında dönem dönem kendisiyle savaşır acılarıyla yüzleşirmiş. 
Yaşadığımız o tecrübeler o açılan sonra yüzümüze kapanan kapılar var ya ... 
 

Ah o kapılar  !!!!


Meğerse yüzümüze kapanan o kapılar bile yeni bir yolculuk için gerekliymiş.
 Oysa ki ben bunu daha bu yaşımda öğrenmiştim. 
İnsan nasıl kendisiyle savaşabilirdi ki ? 
Düşman mıydık ki biz kendi bedenimize  duygularımıza yaptıklarımıza tamam tamam biraz soluklanın , aslında meğer bu savaş insanın kendisiyle  meğer yüzleşmesiymiş. 
Ben  maalesef yeni öğrendim. 
Bu zamana kadar kendimle olan savaşımın bittiğini zannederken aslında bunun olması gereken en doğal şey olduğunu fark ettim. 
Bence herkes bir kereliğine bile olsa kendisiyle yüzleşebilmeli. 
Kendi acılarını , yanlışlarını , doğrularını kendi yüzüne vurabilmeli ders çıkartabilmeli  bazen kendini suçlayabilmeli  ve biliyor musunuz ? 
 Asıl bence suçlamalı ki pişmanlığı öğrenmeli  hatayı kendine aramayı bilmeli ve en çok  değerin ne anlama geldiğini bilmeli.
İnsan kendini sevmeyi öğrenmesi gerektiği gibi nefret de edebilmeyi bilmeli, artılar ve eksiler her zaman hayatlarımıza anlam ve renk katmıştır bir tutam hüzün bir tutam mutluluk. 
Hep artı olsaydı zaten  eksilerimizin farkına varamaz ve tat alamazdık değil mi ? 
Hayat negatif ve pozitif enerjinin dalgalarıyla tatlanır. 

Peki şimdi bizde ki bu boşluk hissiyatı hep artılarımıza odaklandığınızdan dolayı olabilir mi ? 

Bazen kendimizi kandırıyor olabilir miyiz ? 
Ve bu dönemler yüzünden de kendimize savaş açıyor olabilir miyiz ? 
Neden olmasın ? 
Haydaaaaa yine kaldık mı bunca sorularla baş başa. 
Bir gün konuşuruz öyle uzun uzun .. 
Ben çoğu sorularıma cevap buldum bulmasına da siz size tüküren yürekleri ne yapacaksınız az ondan bahsedin. 
Yolunuza devam edin demek isterim , ama lütfen kendi savaşınızın olmadığı o güzel diyarlarda en güzel gülümsemenizle en güzel anılarınızla dimdik durarak nefes alarak bu savaşı bitirdim demenizi isterim zıvanadan çıkmadan  , içinizde yangılar olmadan sırtınızda bıçaklar olmadan o güzel yolun sonunda geriye baktığınızda bitti.. biti diyebilin.
Bazı insanlar  , size hep  hayatı sorgulamamanız  gerektiğini  hayatınızı anlık sadece  o anı yaşamanız gerektiğini söyler.. 
 Buna inanın  asla karşı değilim  anı yaşa dedikleri var ya yaşayın gerek acısıyla, tatlısıyla hatta sevinçleriyle. 
Ama bazen durup şöyle bir sorgulayın çünkü yediğiniz yemeği içtiğiniz suyu bile araştırıp sorgulayıp bakarken insanın hayatını kendini sorgulamaması büyük bir aptallık olurdu. 
Sen sevgiye inan umutlara inan. 
 

Herkesin kendisi ile yüzleşip savaşabilmesi dileğim ile GA’dan sevgilerle..

Yorumlar

Popüler Yayınlar